-
1 bénévole
-
2 مجاني
مَجَّانِيّ1. meccanenAnlamı: parasız olarak, bedava2. meccanîAnlamı: parasız olarak, bedava3. avantadanAnlamı: bedavadan, beleşten4. beleşAnlamı: karşılıksız, emeksiz elde edilen5. cabaAnlamı: bir şey ödemeden, bedava6. havadanAnlamı: beleşten, çalışmadan7. ücretsizAnlamı: bir karşılık ödemeden alınan8. parasızAnlamı: para verilmeksizin9. cabadanAnlamı: bedava olarak, fazladan10. bedavaAnlamı: karşılıksız, parasız, emeksiz -
3 sec
I1 pas mouillé kuru [ku'ɾu]◊2 kurak [ku'ɾak]3 dur, désagréable sert [seɾt]4 rapide hızlı [hɯz'ɫɯ]5 vin sec sek bir şarapIIşiddetle ve çabukm1 au sec kuru yer2 à seca susuz -
4 عدم
Iعَدَم1. hiçlikAnlamı: hiç olma durumu2. ademAnlamı: yokluk, hiçlik ve ölüm3. yoklukAnlamı: yok olma durumuIIعَدِم1. açAnlamı: para sahıp olmayan kimse2. bîçareAnlamı: çaresiz, zavallı (kimse)3. fukaraAnlamı: fakir, yoksul4. donsuzAnlamı: yoksul, serseri olan5. âcizAnlamı: gücü bir işe yetmez olan, güçsüz6. çulsuzAnlamı: varlıksız, fakir7. meteliksizAnlamı: parası olmayan8. fakirAnlamı: geçmini güçlükçe sağlayan9. muhtaçAnlamı: yoksul, fakir10. sefilAnlamı: yoksul11. züğürtAnlamı: parasız, yoksul, meteliksiz olan kimseعُدْم1. yoklukAnlamı: fakirlik2. fakirlikAnlamı: fakir olma durumu, yoksulluk3. sefaletAnlamı: yoksulluk4. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu5. mafişAnlamı: yok, kalmadı6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
5 gratuitement
-
6 без
-siz,-sız; -madan,-meden; - meksizin; yokken; kala (saat için)* * *1) ...siz;...madan,...maksızınбез де́нег — parasız
без спе́шки — acele etmeden / edilmeksizin
без тебя́ (в твое отсутствие) — sen yokken
без тебя́ он ничто́! — sensiz bir hiçtir o!
без поте́ри в зарпла́те — ücret kaybı olmaksızın
то́лько без обма́на! — aldatmaca yok ama!
без вмеша́тельства извне́ — dışarıdan bir müdahale olmaksızın
он был без пиджака́ — üstünde ceket yoktu
она́ была́ без созна́ния — kadın baygındı / bayılmıştı
они́ без труда́ пойму́т э́то — bunu anlamakta güçlük çekmeyecekler
об э́том нельзя́ говори́ть без гне́ва — insan öfke duymadan bundan söz edemez
статья́ без по́дписи — imzasız yazı
о́бщество без бу́дущего — geleceği olmayan bir toplum
оста́вить что-л. без отве́та — cevapsız bırakmak
оста́ться без рабо́ты — işsiz kalmak
встре́тить что-л. без восто́рга — coşku ile karşılamamak
рабо́тать без удово́льствия — zevk alarak çalışmamak
переводи́ть без словаря́ — elinde sözlük olmadan çevirmek
провести́ ночь без сна — geceyi uykusuz geçirmek
боро́ться за жизнь без эксплуата́ции и угнете́ния — baskı ve sömürüden arınmış bir yaşam için savaşım vermek
2) ( при обозначении часа) var; kala(сейча́с) без пяти́ три — üçe beş var
приходи́ без че́тверти пять — beşe çeyrek kala gel
••без сомне́ния — kuşkusuz
(хотя́ и) не без труда́ — zahmetle de olsa
я возража́л не без причи́ны — itiraz etmem sebepsiz değildi
-
7 делать
yapmak,etmek,kılmak* * *несов.; сов. - сде́лать, врзyapmak; etmek; kılmakде́лать ме́бель — mobilya yapmak / çıkarmak
де́лать заря́дку — sabah jimnastiği yapmak
де́лать уро́ки — ders çalışmak
де́лать сто киломе́тров в час — saatte yüz kilometre yapmak
сде́лать шаг — bir adım atmak
сде́лать шаг наза́д — bir adım gerilemek
де́лать кого-л. счастли́вым — birini mesut etmek, mutlu kılmak
сде́лать образова́ние беспла́тным — öğrenimi parasız kılmak
э́то де́лает дальне́йшую диску́ссию невозмо́жной — bu, tartışmanın devamını imkansız kılıyor
ты хорошо́ сде́лал, что пришёл — iyi ettin de geldin
сде́лать кого-л., что-л. свои́м зна́менем — перен. bir şeyi kendine bayrak edinmek
из чего́ сде́лано э́то блю́до? — bu yemeğin malzemesi nedir?
сде́лай себе́ костю́м — (kendine) bir kostüm yaptır
де́лать переры́в — ara vermek
сде́лать заявле́ние для печа́ти — basına demeç vermek
что мне де́лать? — ne yapayım? ne yapsam?
всё равно́ сде́лаешь по-мо́ему! — gene dediğime gelirsin!
тебе́ что, де́лать не́чего? — başka işin yok mu?
он о́чень лю́бит де́лать пода́рки — hediye vermeyi çok sever
-
8 حاجة
حاجَة1. yoklukAnlamı: fakirlik2. ekipman3. donatıAnlamı: donatmaya yarayan şeyler, teçhizat4. gereç5. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum6. ihtiyaçAnlamı: gereksinme7. sefaletAnlamı: yoksulluk8. şeyAnlamı: belirsiz bir anlamda madde9. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu10. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
9 сидеть
1) oturmakсиде́ть на сту́ле — sandalyede oturmak
сиде́ть в седле́ — eyerde oturmak / durmak
сиде́ть над уро́ками — derse çalışmak
сиде́ть на вёслах — kürekte olmak, kürek çekmek
на ве́тке сиде́ла пти́ца — dala bir kuş konmuştu
2) врз ( находиться) durmak, kalmak, bulunmakсиде́ть без де́ла — boş durmak / oturmak
сиде́ть до́ма — evinde kalmak
он на одно́м ме́сте до́лго не сиди́т — bir yerde fazla durmaz
сиде́ть под аре́стом — tutuklu bulunmak
сиде́ть в тюрьме́ — hapis(te) yatmak
он мно́го раз сиде́л (в тюрьме́) — birçok kereler hapse / cezaevine girip çıkmıştı
он сиде́л? (в тюрьме) — hapiste yatmışlığı var mı?
сиде́ть без де́нег — разг. parasız kalmak, darda bulunmak
сиде́ть на дие́те — perhiz tutmak
3) ( об одежде) oturmakхорошо́ сиде́ть — güzel oturmak, dökümlü olmak
пиджа́к сиди́т как влито́й — ceket hokka gibi oturdu
4) соч. ( о судне)неглубоко́ / ме́лко сиде́ть — az su çekmek
••сиде́ть сложа́ ру́ки — (eli) boş durmak
не сиде́ть сложа́ ру́ки — boş durmamak
сиде́ть на я́йцах — kuluçkaya oturmuş / yatmış olmak
-
10 тратить
harcamak,sarf etmek* * *несов.; сов. - истра́тить, потра́титьharcamak, sarfetmekтра́тить уси́лия и вре́мя — çaba ve vakit harcamak
он потра́тил мно́го труда́ — çok emek harcadı
ско́лько (де́нег) ты истра́тил? — ne kadar masraf ettin?
не истра́тив ни копе́йки — parasız pulsuz
истра́тить что-л. до конца́ / до ка́пли — bir şeyin dibine darı ekmek, bir şeyi tüketmek
-
11 احتياج
اِحْتِيَاج1. hedefAnlamı: amaç, gaye, maksat2. yoklukAnlamı: fakirlik3. ekipman4. gereç5. donatıAnlamı: donatmaya yarayan şeyler, teçhizat6. maksatAnlamı: istenilen şey, amaç7. kasıtAnlamı: amaç, maksat8. muratAnlamı: istek, dilek9. meramAnlamı: istek, amaç, maksat10. gereksinimAnlamı: ihtiyaç11. gayeAnlamı: amaç, hedef12. garazAnlamı: hedef, amaç, maksat13. sefaletAnlamı: yoksulluk14. erekAnlamı: amaç, gaye, maksat, hedef15. teçhizatAnlamı: donatmaya yarar şeyler16. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu17. amaçAnlamı: erişilmek istenilen sonuç, gaye, hedef, maksat18. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
12 حوج
حَوْج1. yoklukAnlamı: fakirlik2. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum3. ihtiyaçAnlamı: gereksinme4. sefaletAnlamı: yoksulluk5. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
13 حوجاء
حَوْجَاء1. yoklukAnlamı: fakirlik2. ihtiyaçAnlamı: gereksinme3. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum4. sefaletAnlamı: yoksulluk5. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
14 طفيلي
طُفَيْلِيّ1. tufeyliAnlamı: asalak, parazit2. beleşçiAnlamı: parasız geçinmeyi seven, bedavacı3. bedavacı4. otlakçı5. sülükAnlamı: asalak bir hayvan6. parazitAnlamı: asalak -
15 apport
См. также в других словарях:
parasız pulsuz — sf. 1) Parası olmayan 2) zf. Parası olmayarak Herkesin yemeğe gittiği bir saatte benim parasız pulsuz buralarda dolaşmam bir suç gibi geliyor bana. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
beş parasız — sf. Yoksul Buraya Bursa dan beş parasız bir genç delikanlı gelmiş. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
Ferhan Şensoy — (born February 26, 1951 in Çarşamba, Turkey) is a prominent Turkish writer, actor and stage director. BiographyBorn in Çarşamba, Samsun, Şensoy started his secondary school education at Galatasaray High School and completed it in Çarşamba High… … Wikipedia
Ali Şen — (1918, in Adana, Turkey 15 December 1989, in Istanbul, Turkey) is a Turkish actor, father of the actor Şener Şen. He was known to be very versatile and successfuly played many roles both as good guy and bad guy.Filmography * Küçüksün Yavrum… … Wikipedia
Turkish literature — A page from the Dîvân ı Fuzûlî, the collected poems of the 16th century Ottoman poet Fuzûlî … Wikipedia
çıplak — sf., ğı 1) Üstünde bulunması gereken giysi, örtü vb. bulunmayan, üryan, nü, cıbıl, cıbıldak Kız, çıplak tabanlarını bozuk yolda şaplata şaplata köyün içerisine doğru uzaklaştı. E. E. Talu 2) Saçsız (baş) 3) Üzerinde yeşillik olmayan (arazi)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
beş — is. 1) Dörtten sonra gelen sayının adı 2) Bu sayıyı gösteren 5, V rakamlarının adı 3) sf. Dörtten bir artık 4) esk. İlkokul Biz okumadık. Beşi bitirdik; gazete, mektup okumasını söküp meramımızı anlatacak kadar... T. Dursun K Birleşik Sözler beş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
lojman — is., Fr. logement Bir kuruluş ve iş yerinde çalışanlara parasız veya az bir kira karşılığında verilen konut … Çağatay Osmanlı Sözlük
mülazım — sf., esk., Ar. mulāzim 1) Bir işe girmek için bir süre parasız olarak o işe devam eden 2) is., ask. Teğmen … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıngır — is. 1) Metal bir nesne sert bir yüzeye düştüğü zaman çıkan ses 2) sf. Parasız, züğürt 3) sf. Boş 4) argo Para Tıngırın varsa uçlan dedi. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler tıngır mıngır tıngır tıngır tıngırı yolunda Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
acından kimse ölmemiş — kişi yoksul olabilir, işsiz ve parasız kalabilir ama aç kalmaz, bir geçim yolu bulur anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük